uslandın şehirdeki girdaptan boğuldun velhasıl. söyle sana pencerenden etine saplanan güneşten başka ne lazım? bakma bana ben fırtına biçmek için rüzgar ekerim. hiç düşündün mü,…
-burası dünya değil.
uslandın şehirdeki girdaptan boğuldun velhasıl. söyle sana pencerenden etine saplanan güneşten başka ne lazım? bakma bana ben fırtına biçmek için rüzgar ekerim. hiç düşündün mü,…
olağan bir yaz günü olağan sıcaklar yaşıyorduk. aylardır süregelen işsizliğin yaşattığı sıkıntı ve gerilim üzerime tünemişti, kalkacak gibi de görünmüyordu. bunların üzerine sevdiğim kadının annesi…
İki koca yıl, kollarımda verdiğin o son nefesin ardından… Tam iki koca yıl geçti ve ben ancak yazabildim iki satır… Hayır! Çekip gittim sanma üstüne…
Gel in retinamdan içeri ve asansör var orda, hayal mahsulümü biçelim milyonlarca kat yukarıda. Kafamın içini göstereyim anılar dirilsin, buralar hayal ettiğinden büyük zekiyim bilirsin.…
Seni kafamda bir yolculuğa davet ediyorum. Yolculuk boyunca odağın ‘düşünme’ ve ‘anlatılanları görsel algınla hayal etme’ üzerine olsun, birlikte telepatik bir şey deneyeceğiz. Yanımda kalmaya…
Merhaba! Ben bir çocuk gibi dünyanın kendi etrafında döndüğünü sancak kadar kibirli, Hiphopun ‘pop’laşmasına uyuyamayacak derecede tav olacak kadar asabi, Yaşadığı tüm saçmalığa rağmen kadınlara…